Sosyal Bilimler | Kayda Değer Akademik Metinler

Sosyal Bilimler

Yemek Felsefesi: Yemeğe Gerçekçi Bir Yaklaşım için Öneriler - Sosyal Bilimler
Sosyal Bilimler

Yemek Felsefesi: Yemeğe Gerçekçi Bir Yaklaşım için Öneriler

İyi bir felsefi soru her yerden çıkabilir. Örneğin, akşam yemeğine oturmanın ya da süpermarkette gezinmenin felsefi düşünceye güzel bir başlangıç olabileceğini hiç düşündünüz mü? Bu, yemeğin öncü felsefecisinin amentüsüdür.

Yemekle İlgili Felsefi Olan Nedir?

Yemek felsefesi, temelini yemeğin bir ayna olduğu fikrinde bulur. “Ne yiyorsak oyuz” sözünü duymuş olabilirsiniz. Bu ilişkiye dair söylenecek daha çok şey var. Yemek yemek, bir benliğin oluşumunu, yani bizi bu şekilde yemek yemeye iten bir dizi karar ve durumu yansıtır. Bunlarda kendimizin ayrıntılı ve kapsamlı bir imgesinin yansıdığını görebiliriz. Yemek felsefesi, yemeğin etik, politik, sosyal, sanatsal ve kimlik tanımlayıcı yönlerini yansıtır. Kim olduğumuzu daha derinlikli ve gerçekçi bir biçimde anlayabilmek için beslenme düzenimiz ve yeme alışkanlıklarımız üzerinde daha aktif bir şekilde düşünme zorunluluğundan yola çıkar.

Bir İlişki Biçimi Olarak Yemek

Yemek bir ilişki biçimidir. Bir şey yalnızca bir dizi koşulda kimi organizmalar açısından yiyecektir. Bunlar, her şeyden önce, andan ana değişmek zorundadır. Örneğin, kahve ve hamur işi iyi bir kahvaltı veya öğleden sonra atıştırmalığıdır; ancak çoğumuz açısından akşam yemeği için tatsızdır. İkinci olarak, koşullar en azından görünüşte çelişkili ilkeler içermek zorundadır. Diyelim ki evde gazoz içmekten kaçınıyorsunuz ama bowling salonunda gazozun tadını çıkarıyorsunuz. Süpermarkette yalnızca organik olmayan et satın alırsınız, ancak tatilde canınız patates kızartmalı McBurger çeker. Bu nedenle, herhangi verili bir yemek ilişkisi her şeyden önce bir yiyicinin aynasıdır: Koşullara bağlı olarak, yiyicinin ihtiyaçlarını, alışkanlıklarını, kanaatlerini, müzakerelerini ve uzlaşmalarını temsil eder.

Yemek Etiği

Muhtemelen beslenme düzenimizin en belirgin felsefi yönü, onu şekillendiren etik inançlardır. Bir kedi yer miydiniz? Tavşan? Neden ya da neden olmasın? Muhtemelen duruşunuz için gösterdiğiniz gerekçeler etik ilkelere dayanmaktadır, örneğin “Kedileri yemeyecek kadar çok seviyorum!” veya hatta “Böyle bir şeyi nasıl yaparsın!” Ya da vejetaryenliği ele alalım: bu beslenme biçimini benimseyenlerin büyük bir kısmı bunu insan dışındaki hayvanlara haksız yere şiddet uygulanmasını önlemek için yapıyor. Peter Singer, Animal Liberation adlı kitabında Homo sapiens ile diğer hayvan türleri arasında haksız ayrımlar yapanların tutumunu “türcülük” olarak adlandırmıştır (ırkçılığın bir ırk ile diğerleri arasında haksız bir ayrım yapması gibi). Açıkçası, bu kuralların bazıları dini ilkelerle iç içe geçmiştir: adalet ve cennet, diğer durumlarda olduğu gibi, masada bir araya gelebilir.

Sanat Olarak Yemek?

Yemek sanat olabilir mi? Bir aşçı Michelangelo, Leonardo ve Van Gogh ile eşdeğer düzeyde bir sanatçı olmayı arzulayabilir mi? Bu soru geçtiğimiz yıllarda hararetli tartışmalara yol açtı. Bazıları yemeğin (en iyi ihtimalle) küçük bir sanat olduğunu savundu. Bunun üç ana nedeni var. Birincisi, gıdalar, örneğin mermer parçalarına kıyasla kısa ömürlüdür. İkincisi, gıda özünde pratik bir amaca, yani beslenmeye yöneliktir. Üçüncüsü, gıda, müzik, resim ve hatta heykelin olmadığı bir şekilde maddi yapısına bağlıdır. “Yesterday” gibi bir şarkı plak, kaset, CD ve mp3 olarak yayınlanmıştır; yemek ise aynı şekilde aktarılamaz. Bu nedenle en iyi aşçılar çok iyi zanaatkârlar olacaktır; süslü kuaförler veya yetenekli bahçıvanlarla bir tutulabilirler. Öte yandan, bu bakış açısının haksızlık olduğunu düşünenler de var. Aşçılar son zamanlarda sanat gösterilerinde yer almaya başladı ve bu da önceki yorumları somut bir şekilde çürütüyor gibi görünüyor. Muhtemelen bu konudaki en ünlü örnek, son otuz yılda yemek pişirme dünyasında devrim yaratan Katalan şef Ferran Adrià’dır.

Gıda Bilimi

Süpermarketten satın aldığımız çoğu gıdanın etiketinde “beslenme bilgileri” yer alır. Bunları beslenme düzenimizde kendimize yol göstermek ve sağlıklı kalmak için kullanırız. Ancak, bu rakamların önümüzde duran şeylerle ve midemizle gerçekten ne ilgisi var? Sahiden hangi “gerçekleri” ortaya koymamıza yardımcı oluyorlar? Beslenme bilimi, örneğin hücre biyolojisi ile aynı düzeyde bir doğa bilimi olarak kabul edilebilir mi? Bilim tarihçileri ve felsefecileri için gıda, doğa yasalarının geçerliliği (metabolizma ile ilgili herhangi bir yasayı gerçekten biliyor muyuz?) ve bilimsel araştırmanın yapısı (etiketlerde bulduğunuz beslenme gerçekleri ile ilgili çalışmaları kim finanse ediyor?) ile ilgili temel soruları gündeme getirdiği için verimli bir araştırma alanıdır.

Gıda Politikaları

Gıda aynı zamanda siyaset felsefesi için bir dizi finansman sorununun da merkezinde yer almaktadır. İşte bunlardan bazıları. Birincisi. Gıda tüketiminin çevre üzerinde yarattığı zorluklar. Örneğin, fabrikasyon tarımın uçak yolculuğundan daha yüksek bir kirlilik oranından sorumlu olduğunu biliyor muydunuz? İki. Gıda ticareti küresel pazarda adalet ve eşitlik konularını gündeme getirmektedir. Kahve, çay ve çikolata gibi egzotik ürünler bunun başlıca örnekleridir: Bu ürünlerin ticaretinin tarihi sayesinde, son üç-dört yüzyıl boyunca kıtalar, devletler ve insanlar arasındaki karmaşık ilişkileri yeniden inşa edebiliriz. Üç. Gıda üretimi, dağıtımı ve perakendeciliği, dünyanın dört bir yanındaki işçilerin durumu hakkında konuşmak için bir fırsattır.

Yemek Uzmanları

Amerikalılar gıda uzmanlarının rolüne büyük değer verirken, Fransızlar ve İtalyanlar bunu yapmazlar. Muhtemelen bunun nedeni, bir yiyeceği değerlendirme pratiğine farklı şekillerde bakılmasıdır. Bu Fransız soğan çorbası özgün mü? Bir eleştirmen şarabın zarif olduğunu söylüyor: durum böyle mi? Yemek ya da şarap tadımı tartışmasız eğlenceli bir etkinliktir ve sohbet başlatıcıdır. Ancak, yemekle ilgili yargılar söz konusu olduğunda bir gerçek var mıdır? Bu en zor felsefi sorulardan biridir. David Hume, “Lezzet Standardı Üzerine” adlı ünlü makalesinde, bu soruya hem “Evet” hem de “Hayır” cevabını vermeye nasıl meyilli olunabileceğini gösterir. Bir yandan, benim tadım deneyimim sizinki gibi değildir, dolayısıyla tamamen özneldir; diğer yandan, yeterli bir uzmanlık düzeyi sağlandığında, bir eleştirmenin bir şarap veya restoran hakkındaki görüşüne karşı çıkmayı hayal etmekte tuhaf bir şey yoktur.

Yemek ve Kendini Anlama

Sonuçta, ortalama bir insan günde en az birkaç ‘yemek ilişkisine’ girdiğinden, yeme alışkanlıkları üzerine anlamlı bir şekilde düşünmeyi reddetmek, kendini anlama yoksunluğu veya özgünlük noksanlığına benzetilebilir. Kendini anlama ve özgünlük felsefi sorgulamanın başlıca amaçları arasında yer aldığından, yemek felsefi kavrayış için esaslı bir anahtar hâline gelir. Dolayısıyla yemek felsefesinin özü, gerçek bir beslenme arayışıdır ve bu arayış, ‘yemek ilişkilerinin’ diğer yönlerini analiz ederek kolayca ilerletilebilir.

Bu yazı Talha Dereci tarafından sosyalbilimler.org’da yayımlanmak üzere Türkçeye çevrilmiştir.

Orijinal Kaynak: Borghini, Andrea. (2019, July 03), “Philosophy of Food: Guidelines for an Authentic Approach to Eating,” ThoughtCo.

Atıf Şekli: Borghini, Andrea. (2022, Kasım 26). “Yemek Felsefesi: Yemeğe Gerçekçi Bir Yaklaşım için Öneriler” Çev. Talha Dereci, Sosyal Bilimler. sosyalbilimler.org/yemek-felsefesi-yemege-gercekci-bir-yaklasim-icin-oneriler

Kapak Resmi: Leena Kisonen, Eating Together (2019)

Yasal Uyarı: Yayımlanan bu yazı Türkçeye yabancı dilden sosyalbilimler.org çevirmenleri tarafından çevrilmiştir. Söz konusu metin, izin alınmadan başka bir web sitesinde ya da mecrada kısmen veya tamamen yayımlanamaz, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Aksi taktirde bir hak ihlâli söz konusu olduğunda; sosyalbilimler.org, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ancak yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek kullanılabilir. Her türlü alıntı (her müstakil yazı için) 200 kelime ile sınırlıdır. Alıntı yapılan metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamaz. Bu metinde yer alan görüşler yazara aittir ve sosyalbilimler.org’un editöryal politikasını yansıtmayabilir.

sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.


sosyalbilimler.org'da yayımlanan çalışmalar ile ve yeni çıkanlar arasından derlenen kitapların yer aldığı haftalık e-posta bültenine ücretsiz abone olmak için bu sayfa incelenebilir.

Telegram Aboneliği


sosyalbilimler.org’da yayımlanan metin, video ve podcastlerin paylaşıldığı Telegram grubuna katılmak için buraya bakılabilir. Söz konusu grubun, kuruluş nedeni, işleyiş, güvenlik hususu, sorumluluklar ve diğer detaylar için bu sayfa incelenebilir.

sosyalbilimler.org’a Katkıda Bulunabilirsiniz.

sosyalbilimler.org'da editörlük yapabilir, kendi yazılarını yayımlayarak blog yazarımız olabilir veya Türkçe literatüre katkı sağlamak amacıyla çevirmenlik yapabilirsin. Mutlaka ilgi alanına yönelik bir görev vardır. sosyalbilimler.org ekibine katılmak için seni buraya alalım!

Bizi Takip Edin!

Sosyal Bilimleri sosyal ağlardan takip edebilir, aylık düzenlenen kitap çekilişlerimize katılabilirsiniz.